Doğaya aşık insanların evladı olarak dünyaya gelmişim. İsmim, soyadım bile ağaçtan. Selvi Kayın. Küçüklüğüm dağ, bayır, piknik, çayır gezerek geçti. Balkonu, saksıları cıvıl cıvıl bir annenin; terası hiç boş olmayan bir anneannenin çocuğuyum. O terastan ne çilekler, dutlar, biberler, güller yedik. Evet reçeli yapılan güllerden yerdik. Ankara’nın soğuğunda terasta hiçbir şey kalmamışsa evin içindeki bitkiye portakal bağlardı anneannem. Ağaçtan meyve toplardık evin içinde :))
İşte böyle geçen yıllar beni bu gezegene hayran bir birey yaptı.

Eğitimim çevre üzerine olmadı, ama bu meseleye her zaman ilgim vardı. Balkonda saksılar, bahçemiz olduğunda bostanlar, meyve ağaçları en sevdiklerim.
Kendimi çevrecilik konusunda geliştirmek istediğim için internet üzerinden verilen kurslara katıldım. Yabancı bir üniversitenin ‘Çevrecilik ve Biyoçeşitlilik’ konulu dersini aldığımda bolca araştırma ve ödev yaptım. Bunları yaparken ‘atıksız yaşam’ kavramı ile tanıştım ve arkasındaki isim olan Bea Johnson’ı fark ettim. Devamında da onun her röportajını, videosunu izledim. Yayınlamış olduğu kitabı ‘Zero Waste Home’ hala elimin altında. Bea ile haberleşmek istedim, ona mesaj gönderdim. Onca koşturması arasında bana dönerek Mayıs ayında Türkiye’ye geleceğini ve Fransız Konsolosluğu’nda bir konuşma yapacağını iletti. Bu konuşmaya da gittim ve onunla şahsen tanıştım. Etrafına ve dünyaya böylesine güzel bir yol açtığı için müteşekkir olmamız gereken isimlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Atıksız yaşamın hayal olmadığını, çok basit değişikliklerle her evde uygulanabileceğini göstererek müthiş bir iyilik yapıyor. Tüm dünyadan çağrılıyor ve gittiği yerlerde konuşmasını tekrarlıyor, farklı etkinliklere katılıyor. Birleşmiş Milletler’de de konusunu gündeme taşıdı. Ülkemize geçtiğimiz ay ikinci kez geldi. Dünyada enfes bir farkındalığın başlangıcı oldu.

Bea’nın tavsiyelerini dinledikçe, okudukça bilincim arttı. ‘Deli miyim bunlarla uğraşıyorum’ dediğim anlarda aslında doğruyu yapıyor olduğumu görmek bana çok iyi geldi. Sonrası ise vazgeçilemez bir tutku gibi…
İlk başladığınızda evde plastik ve paketli ne varsa atıp kurtulma hissi var. Size de oluyorsa bu normal, merak etmeyin. Ama tabi ki yenilmeyin. Önceden düşünmeden aldıklarımız bir şekilde tüketim haline geldi. Elimizden geldiğince kullanacağız. Bunlar sonlanınca yeni alışkanlıklarımıza kapıyı aralayacağız.
İlk zamanları farkındalıklarınızı her noktada arttırmaya odaklanarak geçirin. Nerelerde hiç düşünmeden hareket etmişiz? Neleri değiştirebiliriz? Neleri değiştirmekte zorlanırız? Herkesin her şeyi yapamaması gayet doğal. Bir adım bile atsanız inanın çok faydası var. Bir kişiye bile bu konuyu düşündürseniz çok fark yaratır.
Sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Ben inanıyorum, çocuklarımıza güzel bir dünya bırakacağız.
“Atıksız Yaşam ile Yollarımız Nasıl Kesişti” için bir yanıt